Perşembe, Eylül 14, 2006

ÇİKOLATALI TART..






































Geçen gün yorumları okurken Meltem'in benden "çikolatalı tart" istediğini okudum. Çikolatalı tartı bende çok seviyorum. En son Alkent'te bulunan Butterfly'da çikolatalı tart yemiştim. Çok güzeldi ama içinde kullanılan kremaya tereyağı ve yumurta konulması ( çiğ olarak) beni her zaman rahatsız etmişti. Bende kendi hazırladığım tarta sadece çikolata ve krema kullandım. Kıvamı dışarıda yediğime çok benzedi, tadı daha lezzetli oldu ve içime sinerek yedim :)

Ben Eminönü Fermo'dan aldığım küçük kalıplara tartı hazırladım. Siz isterseniz büyük bir tart kalıbına aynı şekilde hazırlayabilirsiniz.

Gerekli malzemeler ;

Tart Hamuru için ,

  • 1,5 su bardağı un
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 100 gr tereyağı ( oda ısısında bekletilmiş)
  • 1/2 çay kaşığı karbonat
  • 1 yumurta

İç kreması için ;

  • 100 gr sıvı krema
  • 60 gr sütlü çikolata
  • 60 gr bitter çikolata

Kalıpları yağlamak için sıvı yağı

Öncelikle tart hamurumuzu hazırlayalım. Unu, pudra şekerini ve karbonatı hamur yoğurma kabına eleyelim. Tereyağını ufak ufak kesip unun üzerine ekleyelim. Yumurtamızı da kırıp hamurumuzu elimizle yoğurmaya başlayalım. Tereyağı iyice eriyip hamura karışana kadar hamuru iyice yoğuralım. Hamur oluşunca buzdolabı poşetine sarıp buzdolabında 20 dakika bekletelim.

Fırınımızı 180 dereceye getirip ısıtmaya başlayalım. Kalıplarımızı veya kalıbımızı sıvıyağı ile yağlayalım.

Hamurumuzu buzdolabından çıkartalım. Tezgahımıza biraz un serpiştirelim. Hamurumuzu merdane ile yarım parmak kalınlığında açalım. Bir su bardağının ağzı ile hamurdan yuvarlak parçalar çıkaralım. Eğer bütün yapacaksanız bu açtığınız hamuru tart kalıbına yağınız. Küçük küçük yapıyorsanız yuvarlak parçaların her birini kalıplara elinizle yerleştirin.

Yerleştirdikten sonra bir çatalla hamurun üzerine yer yere delikler açalım. Alüminyum folyo alıp her bir tartın üzerine birer parça koyalım. İçerisine nohut, fasulye gibi kuru bakliyat ilave edelim. Bu hamura ağırlık yapıp pişerken kabarmasını engelleyecektir.

Hamurlarımızı iyice kızarana kadar yaklaşık 40 dakika pişirelim. Piştikten sonra tezgahımızda soğumaya bırakalım.

Kremamız için, klasik bir şekilde kremamızı önce kaynatalım. Çikolatalarımızı küçük küçük kıyalım. Kaynamış kremanın içerisinde çikolatalarımızı eritelim. Ve devamlı karıştırarak ılıtalım. Bu işlem için kremayı ayrı bir kaba alıp, cezvenin sıcaklığından uzaklaştırın. Çok soğutmadan tartlarımıza paylaştıralım. Ve buzdolabına kaldıralım. En az 1 saat buzdolabında bekletmeliyiz.

Bu arada eğer hamurunuz çok az artarsa içerisine damla çikolata ekleyip kurabiye yapabilirsiniz. Ya da çok az kremanız artarsa herhangi bir meyveyi küp küp kesip bu kremaya batırıp ,üzerine birer kürdan batırıp bu dolabına kaldırabilirsiniz. Akşam yemekten sonra bu meyvelerden ikram edip süpriz yapabilirsiniz..

Hepimize afiyet olsun :)

Çarşamba, Eylül 13, 2006

GEZDİM GEZDİM VE BİR CHEESECAKE YAPTIM..

























Evett, dün Eminönü'ne gittim. Bakalım bizim pastacılar ne alemdeler, yeni gelen değişik malzemeler var mı diye. Eminönü'ne gidince zamanda yolculuk yaparak eski İstanbul'a gitmiş gibi hissediyorum kendimi. Oralarda, o kalabalıkta dolaşmak, değişik işe yarar ürünler almak ve sonra eve dönüp aldıklarımı göstermek çok hoşuma gidiyor...

Öncelikle benim en sevdiğim yer olan Fermo'ya uğradım. İlk başta yerinde olmadığını düşündüm çünkü beklediğim vitrini ve yazısı yok olmuştu. Sonra inşaata benzer bir manzara gördüm gibi oldu, ama içeri başımı uzatınca Fermo'nun yenilendiğini ve malların daha tam yerleşmediğini gördüm, rahatladım :)

Yine her zaman ki ilgileri ile karşıladılar. İçerisi biraz daha genişlemiş ve ferahlamıştı. Çoğu aradığım malzemeleri ya torbalardan arayıp buldular ya da depolarından getirdiler. Daha çok pasta kalıbı ve süslemeleri satın aldım. Değişik süslemeler yapmayı kafama takmış durumdayım. İhtiyacım olan ve yeni gelen birkaç şey daha alıp , çok mutlu mesut dükkanı terk ettim :)

Sonra ki durayım ilk defa gideceğim Nüans oldu. Ben nedense bugüne kadar hiç Nüans'a gitmemiştim. Bana Fermo yetiyordu. Nüans'ın yeri gerçekten çok kolaymış. Mehmet Efendi Kuru Kahvecisinin sokağından girince soldan 67 no'lu dükan. Çok az aşağı doğru inmeniz gerekiyor. Fermo'ya göre hayli küçük bir dükkan ama çok güzel malzemeler var. Biraz sıkışık sıkışık dolanıyorsunuz. Herkese "pardon geçebilir miyim" demek zorunda kalsam da , aradığım pasta simlerini ve hayvanlı kalıpları orada bulmaktan çok mutlu oldum. Fermo kadar müşteriye ilgili değiller ama yine de sıcak bir ortamı var.

Gümüş pasta tabağını ise maalesef daha bulamadım. Bunun için Cevahir'e gideceğim. Bulur bulmaz hemen paylaşırım. Çünkü en şık bulduğum pasta tabağı çeşidi "gümüş" olandır benim için .


























Hafta sonu ,Pazar günü ise İkitelli'de ki Metro Gross markete gittik. Bir çok pastacılık malzememi oradan alıyorum. Kremamı, kakaomu, aromalarımı vb. Ama siz siz olun sakın bizim gibi Pazar gününü seçmeyin. Mümkünse hafta içi öğle saatlerini tercih edin. Çünkü hafta sonu inanılmaz bir yoğunluk vardı. Ne park yeri bulmak mümkün oluyor ne de alışveriş arabası :)

Dolaşırken sonunda Mascarpone peynirine rastladım. İki çeşidi vardı . Biri yerli üretim , biri ithaldi. İkisini de denemek için aldım. Biri ile cheesecake biri ile de Tiramisu yapmaya karar verdim. Bu yaptığım cheesecake'i yerli üretim olan ile yaptım..

Gerekli Malzemeler ;


  • 400 gr mascarpone peyniri veya labne peyniri
  • 1 su bardağı tozşeker
  • 3 çorba kaşığı un
  • 1 çay kaşığı vanilya
  • 2 yumurta
  • üzeri içiin ; 200 gr sütlü çikolata(ince ince kıyılmış)
  • 200 ml sıvı krema
  • alt taban için ; 200 gr bisküvi
  • 150 gr tereyağı ( eritilmiş)

Öncelikle fırınımızı 180 dereceye getirip ısıtalım. 20 cm'lik kelepçeli bir kalıbın her yerini alümunyum folyo ile saralım. Buskivileri rondodan geçirelim. Tereyağını eritelim ve buskiviler ile iyice karıştıralım. Kalıbımızın altına bastırarak yayıp buzdolabında dinlendirelim.

Yumurta ve şekeri mikser ile iyice çırpalım. Vanilyayı katıp tekrar çırpalım. Unun ekleyip tekrar çırpalım. En son peynirleri ekleyip homojen bir karışım elde edinceye kadar çırpalım. Buzdolabından kalıbımızı çıkaralım. Karışımımızı buskivilerin üzerine dökelim. Önceden ısıttığımız fırınımızda üzeri kızarana kadar pişirelim. Piştikten sonra tezgahta ılınmasını bekleyelim.

Geri kalan 200 ml kremayı ocakta kaynatalım. Kaynadıktan sonra üzerine çikolataları ekleyip kremanın içerisinde çikolatanın erimesini devamlı karıştırarak sağlayalım. Ve pürüzsüz ve ılımış bir karışım elde edinceye kadar devamlı kaşık ile karıştıralım.

Çikolatalı karışımımızı tezgahta beklettiğimiz karışımımızın üzerine dökelim ve buzdolabına kaldıralım.

Buzdolabına kaldırıp en az 6-7 saat bekletelim. Ne kadar buzdolabında beklerse lezzeti o kadar oturur.

İsterseniz cheesecake'nizin içerisine çikolatalı buskivi parçaları ilave edebilirsiniz.. Ben üzerini süslemek için Ikea'dan aldığım "daim" çikolatasını kullandım.

Hepimize afiyet olsun..

Cumartesi, Eylül 09, 2006

FINDIK KROKANLI & ÇİKOLATALI PASTA VE SONUNDA..
































Finduk zamanı için hazırladığım pasta.. Pastanın dış görüntüsünü Günal'ın bana hediye ettiği kitabın kapağındaki pastadan örnek aldım. Birde o pastayı gördüğümden beri her yerde gümüş pasta tabağı arıyorum. Akmerkez'deki Mudo'da bir tane gördüm ama tam içime sinmedi bilenler varsa lütfen bana yardımcı olsunlar, benim için ne kadar önemli olduğunu anlatamam..

Birde Hırsız- Polis dizisinin yakında başlayacağından bahsettim gerçekten bu diziyi hayranlık derecesinde çok seviyorum. Genelde pek televizyon ile aram yoktur ama bu diziyi keşfettiğimden beri hep o günü bekler oldum. Kurgusu, senaryosu, görüntüleri, oyuncuları, diyalogları her şeyi beni çok etkiledi. Diziyi ilk eşim keşfetmiş ve bana bahsetmişti özellikle "Aksak" karakterinin babasıyla olan diyaloglarında çalan fon müziği beni nerdeyse ağlatıyor birde sanırım ben aşk hikayelerini de çok seviyorum bir hırsızla polisin aşkı bana gerçekten derin geldi. Özellikle Timuçin Esen ve Uğur Yücel'in oyunculuklarına şapka çıkarmadan geçemeyeceğim benim için Hırsız-Polis 10 numara..

Pastada ise, görüntüyü kitaptan örnek aldım. ama keki, kreması ve krokan tarif olarak benim kafamın içinde oluştu eşim çok beğendi ve dün geceden beri yiyor. Bende maalesef aynen onun yolunu izliyorum :) evet, tarif aklımdan gitmeden hemen yazmalıyım...



Gerekli malzemeler ;

  • 200 gr bitter çikolata ( mümkünse kuvertur )- benmaride eritilmiş
  • 4 yumurta
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 çay kaşığı vanilya aroması ve dr.oetker'ın yeni çıkardığı vanilya esansı ( bir paket )
  • 1 paket dr.oetker'ın yeni çıkardığı Ameretto aroması ( yada ameretto şurubu eklenebilir veya bulamazsanız bu malzemeyi eklemeyebilirsiniz)
  • 1 su bardağı un
  • 1 paket hamur kabartma tozu
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1/2 su bardağı sıvı yağı ( ben riviera zeytinyağı kullanıyorum )
  • 2 tatlı kaşığı toz kakao

Kreması için ;

  • 200 gr sıvı krema ( özellikle tikveşli veya eğer imkanınız varsa Metro'dan Rama marka krema kullanmanızı öneririm. Rama marka olan ithal bir ürün ve üzeri mor-beyaz renklerde )
  • 200 gr kuvertur çikolata veya bitter

Krokan için ;

  • 1 su bardağı ayıklanmış fındık içi
  • 1 su bardağı tozşeker
  • 1 çorba kaşığı margarin veya tereyağı

Öncelikle kekimizi pişiriyoruz. Ben kekin üzerine krema sürdüm ve üzerini krokanla süsledim. Siz bu keki pastayı çevirmek isterseniz krema miktarının iki katına çıkartıp yarısını ara kata sürebilirsiniz.

20 cm'lik bir kelepçeli kalıbı yağlayalım. Ben alt tabanına pişirme kağıdı yerleştiriyorum, yanlarına peçeteyi yağla ıslatıp sürüyorum. Fırınımızı 180 dereceye getirip ısıtmaya başlayalım.

Yumurta , şeker, vanilya ve ameretto aromasını birlikte çırpmaya başlayalım. 5 dakika çırptıktan sonra içerisine sırayla yağı ve yoğurdu ekleyelim ve 2-3 dakika daha çırpalım. Ayrı bir kapta unu, kabartma tozunu ve kakaoyu birlikte eleyerek harmanlayalım. Ve yumurtalı karışımımıza ilave edelim. Bu arada benmaride eritilmiş çikolatamızı da ilave edip tüm karışımı homojen hale gelene kadar iyice çırpalım.

Hazırladığımız kalıba karışımızı döküp önceden ısıtılmış fırınımızda yaklaşık 1 saat pişirelim. Pişip pişmediğini içerisine 1 kürdan sokarak anlayabiliriz. Kürdana kekin yapışmaması yeterlidir.

Kekimiz piştikten sonra tezgahta soğumasını bekleyelim.

Bizde bu arada krokanları hazırlayalım. Fındığı, şekeri ve yağı bir tencere alıp orta ateşte devamlı tahta kaşıkla çevirerek kavuralım. Şekerin ve yağın iyice eriyip hafif kahverengi bir renk alana kadar pişirmemiz gerekmektedir. Bir fırın tepsisine yağlı kağıt serip üzerine hazırladığımız karışımı dökelim ve üzerini kaşıkla düzleştirip soğumaya bırakalım.

Krema için , sıvı kremayı orta bir cezvede kaynatalım. Çikolatamızı küçük küçük keselim. Ve kaynamış kremanın içerisine çikolatayı ekleyip iyice tahta kaşıkla karıştırarak malzemenin birbirine karışmasını sağlayalım. 10 dakikalığına buzdolabına kaldırıyoruz.

Bu arada kekimizi kabından çıkartalım. Donan krokanı küçük küçük parçalar halinde kırıyoruz.

Kremamızı dolaptan çıkaran, büyük pastacı spatulası ile kekimizi gelişi güzel sıvıyoruz. Özellikle gelişigüzel sıvamak pastaya ayrı bir hava verecektir. Kremamız bittikten sonra pastanın üzerine krokanlarımızı serpiştiriyoruz.

Pastamızı buzdolabında 1 saat beklettikten sonra servis yapabilirsiniz. Eğer yumuşak pastalardan hoşlanıyorsanız yemeden yarım saat önce buzdolabında çıkarmanızı öneririm..

Herkese afiyet olsun..



veee..
























Beklediğim gün 21 Eylülmüş..

Cuma, Eylül 08, 2006

YAĞMUR VE ANNESİ PANCAKE'İ ÇOK SEVİYOR..

































Tatilden geriye kalan pancake'lerimiz oldu..Pancake, Amerikan kahvaltılarının vazgeçilmez bir lezzetidir..bizler çok sık yapmayız hatta belkide çoğumuz hiç yapmamışızdır..ama arada, haftasonu kahvaltılarındave brunchlarda yapılabilecek değişik bir tarif olduğunu düşünüyorum..
Ben pancake yapımını ilk Zanussi'nin Brunch kursunda öğrenmiştim. Kolay gibi gözükse de yapımı , en önemlisi pişirmesi biraz zahmetlidir. Biraz yapa yapa deneyim kazanılması gereken ve yakmadan az pişirilmesi gereken bir yiyecektir.. Kursta hepimiz pancake'leri pişirirken ya çok kalın yapıyorduk ya da istemeden yakıyorduk. Bugün sabah ta pişirirken ilk yaptıklarım çok güzel oldu ama sonrakileri biraz yaktım :( nedeni ise tava çok ısınınca eğer tavayı tekrar yağlamadan pancake'i dökerseniz pancakeler 1 dakika içinde yanıyor..bu deneyim bana iyi bir ders oldu..
Tarifinde ise kurstan öğrendiğimin aynısını yapmadım. Çünkü o tarif nerdeyse 20 kişilikti. Günal'ın getirdiği kitaptan ve kurstaki tarifi birleştirip kendi mantığıma göre bir tarif oluşturdum. Sonuçta tatilde yediğimizin daha lezzetlisini, görüntü olarakta daha başarısızını yapmış oldum..
























Yağmur sadesini, bende tabii ki Nutella'lısını yedim :) Çikolata severlere Nutella'lı yemesini şiddetle tavsiye ederim.. pancake'in yanındaki yeşil bebek ise tatilden bizimle dönen ikinci Bodrum hatırası :)

Gerekli malzemeler ; ( yaklaşık 10 adet için )

  • 1 orta boy yumurta
  • 8 çorba kaşığı tereyağı ( eritilmiş )
  • 2 çorba kaşığı tozşeker
  • çay kaşığının ucuyla tuz
  • 3/4 su bardağı un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1/2 su bardağı süt
  • 1/2 çay kaşığı vanilya esansı veya 1 çay kaşığı toz vanilya
  • ayrıca pişirmek için tereyağı veya becel

Öncelikle yumurta , şeker ve vanilyayı çırpalım. Bu arada tereyağını eritelim. Un, kabartma tozu ve tuzu ayrı birkapta eleyelim. Yumurtalı karışıma unlu karışımı ekleyip çırpmaya devam edelim. Karışımı çırparken sütü ve erimiş yağı yanımızda bulunduralım. Çırparken biraz süt ekleyelim karışıma yedirelim. Sonra yağı ekleyip karışıma yedirelim. En son tekrar sütü ekleyip karışıma çırpmaya devam edelim. Karışım homojen görünümde ve akışkan olmalıdır.

Tavamızı ısıtalım. Bir parça tereyağını tavada eritelim. Birer çorba kaşığı karışımdan dikkatlice, oval veya yuvarlak bir şekil vererek tavaya dökelim. Bir dakika içinde hemen bir tarafı kızaracaktır, hemen dikkalice diğer tarafını spatula ile çevirin. Taraflarını yakmadan hafif kızartarak pişirmeye dikkat edelim . Bir tur piştikten sonra ikinci tur için tavaya tekrar tereyağı sürün ve karışımdan öyle dökün. Eğer yağlamadan pişirirseniz pancakeler 1 dakka dolmadan bile hemen yanacaktır.

Pancakelerimizin yanında reçel, peynir, nutella veya sade olarak servis yapabilirsiniz.Özellikle çocukların çok hoşuna gidecektir..

Hepimize afiyet olsun :)

Perşembe, Eylül 07, 2006

ÇİKOLATA AŞKIMI ARTIK HERKES BİLİYOR..































Dün eşimin ailesinin yazlıklarına bu dönem son defa olmak üzere gittik..çünkü herkes artık İstanbul'da ki evlerine dönüyor. Son yazlık günümüzde bizleri çok güzel menüler bekliyordu. Domatesli Arnavut Böreği, Patates Salatası, Mercimek köftesi, Patates topları ve benim son dakika yaptığım Muzlu Çikolatalı kuplar..
Fotoğraf makinemi yanıma almayı ne yazık ki unuttuğum için istediğim fotoğrafları çekemedim :( bende cep telefonum ile çektim ama onlarıda 3 saattir süren uğraşmalarıma rağmen bilgisayarıma yükleyemedim ve onları maalesef yayınlayamıyorum..

Aslında bugün yaptığım kupların tarifin yayınlamak istiyordum ama fotoğraflarını yayınlayamadığım için maalesef tarif başka bir zamana kaldı..

Birde dün çok mutlu olduğum bir şey başıma geldi..Vildan ablamın kızı ve bloguma devamlı yorum bırakan, pastaları çok seven sevgili yeğenim Günal , haftasonu 2 aylık gittiği Amerika yolculuğunda geri döndü..ve bana , beni inanılmaz mutlu eden bir hediye getirmiş..bir çikolata kitabı :) gerçekten çok ama çok mutlu oldum ve ona buradan tekrar çok teşekkür etmek isityorum :))
Kitapta inanılmaz güzel görüntüler ve bilgiler var..şu an iki tarif bana "beni yap beni yap" diye gülümsüyor..sanırım hemen bu haftasonu birini deneyeceğim..

Yarn sabah ise Yağmur'a pancake yapmayı planlıyorum. Muhtemele yarın pancekeler gelecek :)

Birde bir süprizim olacak :) Dün yeğenim Pınar'dan harika birşey öğrendim. Bir kurabiye süsleme oyunu..bu oyun sayesinde sanal olarak kurabiyeler süsleyebilir ve süsleme çalışmalarını sanal olarak yapabilirsiniz..İşte linki burada..

Tüm inananların bu güzel gecesini , Berat Kandilini kutlarım..

Herkese sevgilerimle..

Salı, Eylül 05, 2006

TATİL BİTTİ..
































Tatil için Bodrum'a gittik.. tatilleri her zaman sevmişimdir, peki tatil köylerini her zaman severmiyim diye sorarsanız cevabım "ihtiyaç duyulduğunda evet" olurdu.. ne zaman ihtiyaç duyulur sorusuna cevabım ise, çok dolaşmak istemediğim, deniz, güneş, kum üçlüsünü doya doya yaşamak istediğim, ve kafamı toparlamak istediğim zaman..

Bazen belli bir süreden sonra tatil köylerinde hayat rutine dönüşüyor ama yine de deniz, güneş, kum vb. faktörler insanı kendine getiriyor..

Tatilde düşünülen kalabalıktan uzaklaşmak ve sakin sakin dinlenmekse, Bodrum'u tavsiye etmem..çünkü Bodrumun içi çok kalabalık ve hiçte sakin değil..bir gece Bodrum'a indik ve ben kalabalıktan bunalıp hemen otelimize geri dönmek istedim. Otel ise çok kalabalık olmasına rağmen iyi yapılan orginazsyon sayesinde sanki tenha ve sakin görünümündeydi..Bu bize çok ilginç geldi..başka gittiğimiz tatil köylerinde hep bir yoğunluk ve sıkıcılık yaşardık. Burada ise ilk gittiğimiz gün "acaba otel boşmu" diye düşünmeden geçemedik..Hayır otel boş değildi hatta tüm odaları doluydu ama görünümü sakindi..bu çok hoşumuza gitti..



























Deniz harikaydı, kumsalı ve koyu muhteşemdi..hatta ben kapalı yüzme havuzuna bayıldım ( havuzları sevmediğim düşünülürse ) benim en çok aradığım kum ise burada vardı ve yüzümüz hep güldü :) Yağmur ilk gün gaza gelip denize girdi..ama sonraları vazgeçti ve çocuk yüzme havuzuna girmek istedi. Sonra havuzada girdi hatta birkaç yüzme deneyimide yaşadı ama sonra ondanda vazgeçti..Çocuk külübünü keşfettik ve çoğu öğle saatini oyun oynarak geçirdi..bizde eşimle Yağmurla gidemediğimiz kıyılara, uzak noktalara gittik.























Gittiğimiz tatil köyünün birde adası vardı. Burada sabahları denize girilebiliniyordu , akşamlarıda büyük bir açık hava diskosuna dönüşüyordu..Özellikle gittiğimizin ikinci günü 30 Ağustos bayramımıza denk geldi. O kadar güzel kutladık ki hayatımda bu kadar güzel kutladığımı hatırlamıyorum. Önce sabah otel tarafında büyük bir partiyle kutlandı, akşamda adadaki büyük diskoda havayi fişekler eşliği ile kutlandı. Otelde kalanların %80'i belkide daha fazlası turist olduğu düşünülürse iyi bir tanıtım oldu. Heryer kırmızı beyaz Türk bayrakları ile doluydu. Herkese bayrak dağıtıldı. Çok güzeldi çok..























Hergün gönderdiğiniz yorumlara cep telefonumuzdan bağlanıp okumayaçalıştım. Birkaç kere cevap yazmayı denedim ama cep telefonu internet bağlantımız hemen düştüğü için pek kolay olmadı. Moral bulmaya gittiğimiz tatilim sizlerden gelen güzel yorumlar sayesinde daha da moral verici oldu..bunun için herkese çok teşekkür ederim..herbir yorumu okurken çok heyecanlandım ve mutlu oldum :)

En baştaki fotoğraf ise sabahları Yağmurla yediğimiz "pancake"lere ait..Yağmur sadesini bende bol çikolatalısını yiyordum :) artık sabahları evde de Yağmur pancake istemeye başladı..en kısa zamanda pancake tarifini sizlerle paylaşacağım ..ama benim favorim tabii ki "Nutellalı Pancake" olacak :)

Herkese sevgilerimle..

Pazartesi, Ağustos 28, 2006

BİR ÇAY MOLASI VERİYORUM..































Nihayet beklediğimiz tatile yarın sabah çıkıyoruz :) Çok mutluyum, heyecanlıyım ve aklımı burada bırakıyorum..Özellikle bu dönem bloguma çok sarıldım ve pastacılık işi beni daha da çok heyecanlandırmaya başladı..insan hayatta sevdiği işi yapmalı diye düşünüyorum. Benimde hayatta sevdiğim iki iş var ; biri öğretmenlik biri de pastacılık..belki bir zaman gelir iki işi bir arada çok severek yapabilirim.. Döndüğüm zaman daha yoğun bir pastacı olmak istiyorum..






























Tatile çıkmadan önce, pazar günü, aile büyüklerimizi ziyaret etmek istedik..Yeşilliklerin ve denizin kenarında güzel bir yaz tatili geçiriyorlar..Bende ne zaman oraya gitsem keyifleniyor, güzel fotoğraflar çekiyor ,akşamları Vildan Ablalarla birlikte nargile keyfi yapıyr ve maalesef çok güzel yemekler yiyorum..orada 1 hafta kalsam geriye 10 kilo alıp dönerim..zaten kilolara korkulu gözlerle bakan ben , her seferinde çekine çekine "yememeliyim" avutmalarıyla yinede bana ikram edilen herşeyi yiyerek, evime geri dönüyorum..

Çalışma günlerini de, tatil günlerini de, pazar günlerini de seviyorum..

Şimdi biraz dinlenip ( Yağmur izin verirse), belki çok az renk değiştirip ( bildim bileli hep beyazım, en son çocukken bronzlaştım ), birazda çok özlediğim denize girip ( havuza değil denizeeee ) geri dönmek istiyorum..

Bugün gün içerisinde bilgisayarımın başında olacağım ama yarın yolda olacağım..hepinizi çok özleyeceğim..

en sona eklemek istediğim ve bazı arkadaşlarımın sorduğu "bebek takip çizelgesi"ni neden kaldırdığım sorusuna üzülerek cevap vermek istiyorum ki , geçirdiğim bir rahatsızlıktan dolayı iki haftadır hamile değilim..

Herkese sevgilerimle..

Cuma, Ağustos 25, 2006

ZUHAL İLE GÜNÜMÜZ..






















Sonunda Zuhal ile beklenen günümüz gerçekleşti..

Dün sabah yaklaşık bu saatlerde başlayan günümüz gece geç saatlere kadar devam etti :) Ben tabi yine her zamanki gibi çok telaşlandım ve heyecanlandım..bizim eve ne zaman çok sevdiğim birileri gelse hep elim ayağım dolaşır. Neyse ki hazırladıklarım fena olmamışlardı..bazen o kadar çok telaşlanırım ki yaptıklarım hiç güzel olmaz..































Kiş yapmayı çok sevdiğim için ve sabah kahvaltısında kiş yemeği ayrı bir çok sevdiğim için Zuhal'e sosisli kiş hazırlamaya karar verdim. Daha önce birçok kiş tarifi yayınlamıştım. Hamuru aynı hamur..bu sefer sadace içerisine "Anamur Kaşarı" ve sosis kullandım. Ve büyük bir kiş yapmak yerine 12'li muffin kalıbımı kullanarak küçük küçük kişcikler yaptım :)

Sosisli ve Kaşarlı Kiş Tarifi için..


































Kahvaltı sofralarında ve akşam yemeklerinde salatayı herkesin kendi servisinin önüne sunmayı seviyorum. Ortaya bir salata tabağı koymak yerine , küçük salata kaselerine salataları bölüştürüp servis yapmayı daha çok seviyorum..
Bu salatayı ise sabah kahvaltılarında veya brunch zamanlarında hazırlamayı tercih ediyorum. Yapımı çok kolay ama tadı gerçekten çok lezzetli oluyor.

  • kişi başına bir adet domates
  • knorr "fesleğenli kekikli " salata sosu
  • kişi başına birer kaşık toz permasen peyniri
  • isteğinize bağlı sızma zeytinyağı
  • üzerini süslemek için maydanoz veya taze fesleğen ve zeytin

Domateslerimizi küp küp keselim. Bir kasede zeytinyağını ve salata sosunu iyice karıştıralım. Domatesleri ve sosumuzu karışıtıralım. İçerisine parmesan peynirimizi ilave edip tekrar karıştıralım. Servis tabaklarımıza paylaştıralım. Üzerini ince ince kıyılmış maydanozla veya taze fesleğenle süsleyip en son birkaç zeytin atıştırarak salatamızı bitirelim..


































Bu patates toplarını Hatice'den ilham alarak hazırladım. Kahvaltı için hafif ve lezzetli bir tercih oldu. Bence çok kalabalık misafirleriniz geleceği zaman açık büfe servis yapmak isterseniz bu toplardan yapmayı deneyin. Hem çok şık görünecektir, hem de servisi kolay olacaktır ve hemde partik olacaktır..


  • yaklaşık 8-9 adet patates topu için 2 iri boy patates
  • 2 adet klasik karper peyniri
  • 3-4 kaşık sarımsaklı krem peynir
  • üzerini süslemek için ince kıyılmış dereotu, maydanoz, taze fesleğen, rende havuç , çörek otu vb..

Öncelikle patateslerimizi haşlayalım. Haşlanmış patatesleri ezelim ve peynirler ile karıştıralım. Karışımı elimizle yuvarlayarak küçük küçük toplar elde edelim. İstediğimiz süsleme malzemesini ince ince kıyarak veya rendeleyerek hazırlayalım. Patates toplarını yuvarlarken süsleme malzemelerimizi üzerinde yuvarlayalım..




































Bu nefis kurabiyeler ve servis tabağı ise sevgili Zuhal'in bana hediyeleri oldu..tekrar çok ama çokkk teşekkür ediyorum.. Bu lezzetli fındıklı kurabiyelerin tarifi burada..
Evet , biz bu kurabiyeleri kıyıp yedik :))

































En son ise yaptığım bu çikolatalı pastayı yedik..Bu pastanın kremasını kakaolu creme oleden yaptım. Ve gerçekten çok güzel oldu..Pandispanyası ise bol çikolatalı, kabarık ve yumuşaktı.. Bu pasta gerçekten çok lezzetliydi..

Pandispanyası için ;


  • 4 adet yumurta
  • 1,5 su bardağı un
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 çay kaşığı vanilya aroması ( ben metrodan aldığım dr.oetker'ın paket halindeki vanilya aromasından 1 adet kulandım. )
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 2 çorba kaşığı toz kakao
  • 120 gr bitter çikolata veya yurt dışında iseniz sütlü dessert chocolate

Öncelikle 20 cm'lik bir kelepçeli kalıbı pişirme kağıdı ile çeviriyoruz veya her yanını iyice yağlıyoruz. Fırınımızı 180 dereceye getirip ısıtmaya başlıyoruz.

Yumurta, şeker ve vanilyayı mikser ile iyice 10 dakika kadar çırpıyoruz. Bu arada çikolatayı benmaride eritiyoruz. Yumurtalı karışıma yoğurdu ve yağı ekliyoruz ve çırpmaya devam ediyoruz. Benmaride erittiğimiz çikolatayıda bu karışıma ekleyip 3-4 dakika daha çırpıyoruz.

Ayrı bir kaba unu, kakaoyu ve kabartma tozunu birlikte eliyoruz. Elediğimiz bu karışımı diğerine ilave ediyoruz ve 2-3 dakika daha çırpıyoruz.

Yağladığımız kalıbımıza karışımımızı döküyoruz ve önceden ısıttığımız fırınımızda yaklaşık 1 saat pişiriyoruz. Piştikten sonra tezgahımıza ters çevirip bekletiyoruz. Soğuduktan sonra kalıbından dikkatlice çıkarıp ortadan ikiye bölüyoruz.

  • iki paket kakaolu creme ole
  • 4 su bardağı süt
  • 1 adet muz

Creme oleyi 4 su bardağı süt ile çırpıyoruz. Ortadan ikiye kestiğimiz kekimizin arasına creme oleden bir miktar döküyoruz. Üzerinede muzumuzu küp küp kesip serpiştiriyoruz. Üzerini diğer parça ile kapatıyoruz. Ve kalan kremayı pastamızın her tarafına dikkatlice sürüyoruz. Ben üzerini süte batırdığım kedi dilleri ile süsledim. Siz arzu ettiğiniz şekilde süsleyebilirsiniz..


























Kahvaltımızı ( brunch'ımızı ) yedikten sonra çalışmalarımıza başladık. Bilgisayarlarımızı yan yana, biz dirsek dirseğe , birbirimize destek olarak Zuhal'ın blogun yeniledik. Ona renkli bir header hazırladık, template'ini değiştirdik.. Fotoğrafta benim ne kadar fedakarca header hazırladığımı görüyorsunuz :) sadace Zuhal sizlerle daha iyi iletişim kurabilsin diye..
Zuhal'i çok seviyorum :)

Herkese sevgilerimle..

Çarşamba, Ağustos 23, 2006

CREME OLE'Lİ KEDİ DİLİ PASTASI VE GÖL EVİ..

































Dün gece sinemaya gitmek istedik çünkü uzun süredir gidemiyorduk. Sinemaya gidebilmemiz için Yağmur'u ya benim anneme ya da kayınvalideme bırakmamız gerekiyor. Ama Annelerimizin ikiside bizden çok tatil yaptıkları ve evlerinde olmadıkları için sinemaya bütün yaz süresinde gidemedik..
Neyse ki benim annem okuldan çağırıldığı için zorla İstanbul'a döndü. Bizde fırsat bu fırsattır deyip uzun süredir benim gitmeyi çok istediğim "Göl Evi"ne gitmeye karar verdik. Aslında merak ettiğimiz için Kanyon'un sinemasına gitmek istiyorduk ama seans saatleri uymadığı için yine Profilo'ya gittik.
Daha film başlamadan benim kalbim çarpmaya başladı. Sebebini bilmeden çok heyecanlamaya başladım. Bu ara hayatıma giren küçük mutluluklarla heyecanlamayı öğreniyorum sanırım. Hayatın detaylarıyla daha mutlu olabileceğimi keşfettim. Yaşadığım her andan güzel bir detay yakalayıp yüzümü gülümsetmeye çalışıyorum. Televizyonu, haber sitelerini açmaya çok korkuyorum. Ya bir yangın, ya bir savaş, ya bir ölüm ya da bir felaket haberi alıyorum. Şeytanın yaptıklarına çok kızıyorum. Keşke yapabileceğim farklı birşeyler olsa diyorum, AKUT veya başka bir kuruma katılamyı istiyorum ama evi,kızımı ve eşimi uzun süre bırakamıyorum. Yine de beni her an bir yardım kurumunda koştururken görebilirsiniz..

Gelelim şu an yaptıklarıma , yaşadığım hayata..film gerçektende tam beklediğim gibiydi. Pek film yorumu yapmayı beceremem ama şöyle söyleyeyim; top 5 filmimi sıralamamı isteseler sanırım birinci sırada Göl Evi gelirdi. Her karesi ile beni bu kadar derin etkileyen başka bir film hatırlamıyorum. Listemin ikinci sırasında ise yine kanımı donduran ve aynı zamanda yüzümü gülümseten " Babam ve Oğlum" , üçüncü sırada Tarantino'ya beni hayran bırakan "Kill Bill 1-2", dördüncü sırada biraz daha psikolojik gerilim türünde olan "Testere 1" , ikincisini pek beğenmemiştim..ve son sırada ise 70 yılların korku klasikleri yer alıyor. "Omen" serisi, "Rosemary'nin Bebeği" gibi klasikleri çok seviyorum. Bu arada kendimi Top 10 listesi sunan program yapımcıları gibi hissettim :) Bugünde içimden sevdiğim filmleri yazmak geldi..

Bu pastanın yapımı ise gerçekten çok kolay ama sonuçta ortaya inanılmaz lezzetli bir tat çıkıyor..
Eşim yine bayılarak yedi ama en kötüsü ben daha da bayılarak yedim. Creme Ole yumuşak değişik bir puding..çok hoş bir tat ve kıvam katıyor. Özellikle bu sıcak havalarda buzdolabından çıkınca serin serin çok hoş oluyor..

Gerekli Malzemeler ;

Öncelikle çikolatalı Creme Ole'mizi 2,5 su bardağı süt ile çırpalım. Kedi dillerini açalım. Bir çorba tabağın içerisine 1 su bardağı süt ile 1 paket nescafe 3ü1 aradayı hazırlayıp dökelim. Kedi dillerini nescafe'ye batırıp büyük dikdörtgen bir borcamın en altına dizelim. İlk sıra bitince üzerine çikolatalı Creme Ole'yi dökelim ve üzerini düzgünleştirelim. Muzumuzu küp küp kesip pastanın arasına serpiştirelim.

İkinci kat için kalan kedi dillerini diğer 3ü1 aradalı sütle hazırlayıp ıslatarak üzerine dizelim. Muzlu Creme Ole'yi de kalan sütle çırpıp en üste dökelim. Üzerini düzgünleştirip isterseniz çatal ile veya çatallı spatula ile şekillendirebilirsiniz. En az bir gece buzdolabında bekletelim.

İyice bekleyip dinlendikten sonra servise hazırdır.

Hepimize afiyet olsun..



Göl Evi ( The Lake House )

























Pazartesi, Ağustos 21, 2006

AAA ANNEM BANA DONDURMA VE KEK YAPMIŞ !!
































Evet Yağmur'un ilk anda çıkan sözleri buydu ağzından. Önce yaptığım meyveli dondurmayı gördü , bir "oooo..." dedi, sonra keki süslerken gördü beni ve " aaa annem dondurma ve kek yapmışşşş.." dedi :) Etrafında yaptıklarından dolayı heyecanlanan birileri olunca, özellikle de bu küçük bir kız çocuğu oluyorsa, insan gerçekten çok ama çokkkk mutlu oluyor..

Biz günlük hayatlarımızla ilgilenirken çocuklarımız kendi muhteşem dünyalarında , bizim şimdi ki yaşadığımız hayata hazırlanıyorlar. Çocuk ruhluluğunu koruyabilenler bence bu hayatta daha mutlu oluyorlar, ama büyümek için çok fazla kendilerini zorlayanlar sanırım biraz daha az mutlu oluyorlar. Bunları neden mi dedim, Yağmur dondurma ve keki görünce çok heyecanlandı, çok mutlu oldu. Peki biz dondurma ve kek görünce ne kadar heyecanlanıyoruz , ne kadar mutlu oluyoruz ? Küçükken küçük şeyler bizi mutlu ederken, büyüdükçe bizi mutlu eden şeylerde mi büyüyor ? İlla bir maaş artı, yeni ev, yeni bir araba, bunun gibi maddi değeri yüksek şeyler mi bizi mutlu ediyor ?

Kendime bakıyorum, beni neler mutlu eder diye ? sanırım sevgi, anlayış, huzur, ailem, dostluk, paylaşım gibi manevi değerler peki ya maddi olarak, çikolatalı bir kek ?

Hayat düşündüğümüzden de karışıkmış. Bir an çok mutlu olurken, bir an çok mutsuz olabiliyorum.  mutsuz olduğum anlarda ne yapmalıyım ? güzel bir çikolatalı tatlı yemeli ve gözlerimi kapatmalıyım... ben çikolatayı ve pastaları işte bu yüzden çok seviyorum :)

Hayata taktığımız farklı renklerde ki gözlüklerimizle her güne daha heyecanlı bakabiliriz bekli de :)

Yağmuru bu çok mutlu eden dondurmaları , o kadar kolay hazırladım ki aslında daha önce tarifinden bahsetmiştim.


  • 3-4 paket çocuk yoğurdu
  • istediğiniz mevsim meyvesi( çilek, şeftali, frambuaz vb.)
  • 6-7 adet bebe bisküvisi
  • 1 çorba kaşığı bal

Tüm malzemeyi rondodan geçirelim. İsterseniz dondurma kalıplarına isterseniz kullandığınız çocuk yoğurt kaplarına karışımımızı dökelim. Çocuk yoğurt kaplarını kullandıysanız içlerine birer küçük çay kaşığı koyup yada benzeri bir araç kullanarak dondurmaya sap yapabilirsiniz. Biraz daha neşeli ve sürprizli bir dondurma yapmak isterseniz içlerine küçük jelibonlar da ekleyebilirsiniz :)

Dondurmalarımızı buzlukta 2-3 saat bekletelim. 3 saat sonra çocukların çok sevdiği dondurmalarımızı , yemeklerden sonra ödül olarak verebiliriz..



ZENCEFİLLİ VE TARÇINLI KEK

































Bu kek ise mis gibi kokulu, yumuşak ve lezzetli oluyor. Özellikle hediye götürmek için çok uygun.

içerisine istediğiniz malzemeyi ekleyerek daha da zenginleştirebilirsiniz. Biz yerken çok sevdik, eşim özellikle içerisine havuç eklersem , kafelerde yediğimiz keklerin aynısı olacağını söyledi.

Gerekli malzemeler ;

  • 4 yumurta
  • 1,5 su bardağı un
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 1 su bardağı süt
  • 1 su bardağından 2 parmak eksik sıvı yağ ( ayçicek vb.)
  • 1 çay kaşığı tarçın
  • 2 çay kaşığı toz zencefil
  • 2 su bardağı ceviz içi

Öncelikle fırınımızı 180 derecede ayarlayıp ısıtmaya başlıyoruz.

20 cm'lik bir kek kalıbımızı veya kelepçeli kalıbımızı yağlayarak hazırlıyoruz.

Önce yumurtaları , şekeri ve vanilyayı homojen bir karışım oluncaya kadar yaklaşık 10 dakika çırpıyoruz. Bu arada ayrı bir kabın içerisine unu, kabartma tozunu, tarçını ve zencefili eleyerek harmanlıyoruz.

Yumurtalı karışımımızı çırparken içerisine sütü ve yağı ilave ediyoruz ve çırpmaya devam ediyoruz. 2-3 dakika çırptıktan sonra içerisine harmanladığımız unlu karışımı ilave ediyoruz. Ve 5 dakika daha hepsini çırpıyoruz.

Cevizlerimizi rondodan geçirip karışımımıza ilave ediyoruz. Tahta kaşıkla şöyle bir altüst ediyoruz.

Kalıbımıza karışımımızı boşaltıyoruz. Önceden ısıttığımız fırınımızda yaklaşık 1 saat pişiriyoruz. Pişirirken rengi iyice esmerleşiyor ve mis gibi tarçın ve zencefil kokusu çıkarıyor. Bu görüntü ve koku çok hoşunuza gidecek :)

1 saat sonra pişip pişmediğini ortasına bir kürdan batırarak anlayabilirsiniz. Eğer kürdana kek yapışmıyorsa pişmiş demektir. Tezgahımızda soğuttuktan sonra kalıbımızdan dikkatlice çıkaralım.

Hepimize afiyet olsun..