Salı, Şubat 14, 2006

SEVGİLER GÜNÜNDE SEVGİYLE..
































Aziz Valentine'ın öyküsü III. Yüzyıl'dan gelir. O dönemde Roma tahtında İmparator II. Claudius vardı, "Zalim" adıyla tanımlanan Claudius aşırı savaş ve askerlik tutkunuydu, her yetişmiş erkeğin muhakkak asker olmasını istiyor ve kimseye göz açtırmıyordu
EVLİLİĞİ YASAKLADI
Öylesine ileri gitmişti ki, askerliğe engel oluyor düşüncesiyle evlenmeyi dahi yasakladı. Gençler şaşkındı, kimse sevdiği ile beraber olamıyor, Roma kenti sayısı gittikçe artan ve uzak ülkelerde ölen sevgililerinin ardından ağlayan kadınlar ve kızlarla dolmuştu. Kısacası aşk yasaklanmıştı. Bu sıralarda İmparator tüm Romalılar'ın 12 tanrıya tapmalarını aksi şekilde davrananların ve özellikle de Hıristiyanlar'la ilişkiye girenlerin ölümle cezalandırılacaklarını emretti.

Bu emre uymayanların arasında Aziz olarak kabul edilen filozof Valentinus'da vardı, gezerek dinsel vaazlar veriyor ve İmparator'un hatalı olduğunu anlatıyordu. Sonunda yakalandı ve hapse atıldı. Valentinus'un hapiste olduğu günlerde yaşananlar efsaneye dönüşerek günümüze kadar ulaşmıştır.

GÜZEL JULİA VALENTİNUS'A GİDER
Hapishaneyi korumakla görevli gardiyanın kızkardeşi Julia'nın gözleri doğuştan görmemektedir, gardiyan Valentinus'un anlattığı İsa ilgili öykülerin arasında körlerin gözlerinin açıldığını öğrenince, kardeşini gizlice Valentinus'un yanına getirir. Julia çok güzel ve zeki bir kızdır. Günlerce beraber olurlar, Valentinus ona Roma tarihini, doğanın yapısını, aritmetiği ve Tanrı'ya yönelmeyi öğretir. Julia, dünyayı Valentinus'un anlattıklarıyla görür, onun bilgeliği ile aydınlanır, güçlenir ve teselli bulur.

Bir gün sorar;
- "Valentinus, Tanrı gerçekten dualarımızı duyar mı?"
Aziz gülümser;
- "Evet, herbirini."
Julia;
- "Her sabah ve her gece ne için dua ettiğimi biliyormusun? Görebilmek için dua ediyorum, senin bana anlattıklarını görmeyi çok istiyorum.",
Valentinus;
- "Tanrı bizim için en iyi olanı yapar, yeter ki buna inanalım."
Julia, yere diz çöker ve;
- "Böylesine inanmak istiyorum, yardım et."
Beraberce duaya başlarlar. Birden hücrenin içersi altın renkli bir ışıkla aydınlanır ve Julia haykırır;
- "Valentinus, görüyorum, görüyorum."

14 ŞUBAT'TA ÖLDÜRÜLÜR
Valentinus duaya devam etmesini söyler. Ertesi gün Valentinus'un ölüm emri gelir, Aziz Julia'ya son bir not yazar, Tanrı'ya hep yakın olmasını öğütler ve notun altını "Senin Valentine'ından" diye imzalar. Mektup, ertesi gün Julia'ya ulaşır, o günün tarihi 14 Şubat 270'dir. Valentinus, sonradan Papa I. Julius tarafından "Porta Valentini" adı verilen bir kemer kapısının altına gömülür (Şimdi orada yani Roma'da Praxedes Kilisesi vardır.)

Julia, mezarın yanına pembe çiçekler açan bir badem ağacı diker. Günümüzde sevginin ve dostluğun simgesinin badem ağacı olması buradan kaynaklanır.

GENÇLERİN İLK CİNSEL DENEYİMİ
İşin aslına bakılırsa, 15 Şubat tarihi Roma tanrıçalarından Februata Juno adına yapılan kutsama töreninin günüdür; birbirleriyle ilk kez cinsel ilişkiye girecek gençlerin adlarının yazıldığı parşömenler, o gün tanrıçaya sunulurdu. Papalık daha sonra yasaklanan bu geleneğin yerine, azizlerin adlarının yazılı olduğu listeleri sergilemeye başladı.

Biz yine Roma'ya dönelim. 15 Şubat'ta kutlanan gençlerin aşk festivalinin özgün adı Lupercalia'dır, geleneksel olarak hediyeler verilirdi. Kuşların çiftleşme döneminin başlangıcı kabul edilen Şubat ayı döneminde, gençler de onları örnek alarak eşleşirlerdi. Hıristiyanlığın güçlenmesinden sonra, Pagan inançları yasaklandı veya yerlerine Hıristiyan versiyonlar getirilmeye başlandı. Aziz Valentine Hıristiyanlığın simgesi olan sevgi ve evlilik kuramı ile kişiselleştirildi, onun Lupercalia Festivali'nin arifesinde öldürülmüş olması iyi bir raslantıydı, böylece Roma'nın bereketlilik ve döllenme kutsamalarıyla, Hıristiyanlığın evlilik ve çoğalma ilkesi bütünleştirilmiş oldu. Amaca ulaşılmıştı.

Günümüzdeki yorumuyla "St Valentine" yani Sevgililer Günü, Roma'daki gibi sevenlerin birbirlerine sevgilerini Valentinus'un son mesajında olduğu gibi küçük kartlar ve hediyelerle sunmaları şeklinde kutlanmaktadır. Aslında kökende yine birleşme, bütünleşme ve çoğalma güdüsü yani bereketlilik vardır. Aynı zamanda da, Tanrısal aşkla, dünyasal aşkın birleştiği yer, Julia'nın öyküsünde olduğu gibi birleştirilir. Ama ilginçtir ki, aşkı yasaklayan bir despotun binlerce yıllık anısı, Kozmik Şakacı'nın oyunuyla artık aşk yüzünden akla gelmektedir.


SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN..

* Hürriyetim İnternet Web sitesinden alıntı yapılmıştır..

Çarşamba, Şubat 08, 2006

BİR BROWNİE'NİN SEVGİLİLER İÇİN YAPABİLECEKLERİ..








































Bugün okullar açıldı :) Aradan tam 1 ay 3 gün gibi uzun bir süre geçti. Çocuklar beni bugün o kadar çok yordu ki hepsi enerji dolmuşlardı :) Çocukları ,onların bakışlarındaki güzelliği, saflıklarını ,onlara dair olan her şeyi çok seviyorum. Benim 250 çocuğum çok şanslı çünkü sağlıklılar okullarına gelebiliyor, arkadaşlarıyla oynayabiliyorlar; peki ya sağlıkları yerinde olmayan, okullarına devam edemeyen ,koşamayan çocuklarımız..
Bloglar gerçekten de bir çok insana ulaşabilen ve bunu faydalı alanlara kanalize edebileceğimiz önemli araçlar haline geliyor. Burada mutluluklarımızı, hüzünlerinizi, duygularımızı ,yaptığımız pastaları veya yemekleri, el emeklerimizi birbirimizle paylaşıyoruz. İşte bu düşünceden yola çıkan ,benim çok sevdiğim sevgili arkadaşım Zinnur bizlerle fikir alışverişinde bulundu. Sevgili İpek'in fikriyle I.U Pediyatrik Hemotoloji/Onkoloji dernegine Lösemeli çocuklar için bağış yapmaya karar verdik..ve hepimizde bağışta bulunanlar için ufak tefek hediyeler ortaya koyduk. Detaylı bilgi ve proje takibi için ilk proje blogunu sıklıkla ziyaret edebilirisiniz.. Böylece belki o okula gitmek isteyen, arkadaşlarıyla aynı sırada Öğretmenleri ile olmak isteyen bir kaç çocuğumuza destek olabiliriz.

















Gelelim brownie ile yaptığım bir kaç kolay tatlıya. Bu çikolataları ve pastayı yapmak gerçekten çok kolay. Önce orta büyüklükteki dikdörtgen bir fırın tepsisinde chocolate chip brownimden hazırladım. Soğumasını bekledim. Kenarları kuru olan yerleri bıçakla keserek ayırdım. Yumuşak orta bölümü kalpli kurabiye kalıbımla kestim ve yaklaşık 16-17 adet küçük kalpli brownilerim oldu. Üzerlerine biraz ceviz içi , birazda ince ince doğradığım kuru kayısıları düzgünce yerleştirdim. En son 150 gr %70 kakao içeren çikolatamı benmari usulü eritip üzerlerine döktüm. Bu işlemleri fotoğrafta da görüldüğü gibi yağlı kağıt üzerinde yaptım.



Pastayı ise, kalan browni parçalarından yaptım. Bir kaba kalan browni artıklarını ufalayarak koydum. İçerisine yine istediğim kurutulmuş meyvelerden ve cevizden ilave etim. Sosu içinse 100 gr krema ile 100 gr çikolatayı eriterek yaptım. Sıcakken karışımın üzerine döktüm ve tahta kaşıkla hepsini güzelce karıştırdım. Karışımımı alüminyum folyo ile sarıp buzdolabında 1 gece beklettim. Ertesi gün yiyeceğimiz kadar kısmı kesip folyosunu ayıkladım. Ve ince ince mozaik pasta gibi keserek servis yaptım. Ayrıca servis yaparken de frambuaz sosu ile tabağımı süsledim.

Hepimize afiyet olsun..

Pazartesi, Şubat 06, 2006

MAVİ GÜLLÜ CUPCAKE & AFRODİZYAK ÇİKOLATA..

































Sevgililer günü deyince aklıma kırmızı güller ve çikolata geliyor..sevgililer günü için şekerli kurabiyeler hazırladım ama beni nedense tatmin edemedi..bana göre aşkı ve sevgiyi anlatmak için daha güçlü bir lezzete ihtiyaç var..oda çikolata..
Digiturk'un 54 no'lu kanalı olan Home Tv'de çok sevdiğim bir çikolata programı var..Sunan ve hazırlayan Jacques Torres..bana göre tam bir sanatcı, hayranlıkla her programını seyretmeye çalışıyorum..Bu programdan bir çok çikolata ile süsleme stillerini öğreniyorum. Ama dün ki programında ilgimi çeken başka bir şey oldu.Amerika'da ünlü olan Blammer Chocolate fabrikasına konuk olundu ve çikolata yapım aşamalarını gösterdiler..
Çikolatanın kalitesinde kakao çekirdekleri toplanıyor. Bu çekirdekler önce temizleniyor ve daha sonra fırınlanıyor..Fırınlandıktan sonra çekirdeklerin kabukları çıkarılıyor. Kabukların içerisinden kakao özleri çıkarılıyor.Bu öz aynı zamanda bildiğimiz "acı çikolata" olarak adlandırılıyor. Acı çikolata basınç makineleri ile 2 hammadeye ayrılıyor..Kakao yağına ve katı kakaoya ulaşılıyor. Katı kakao ezilerek toz kakaoya dönüştürülüyor..Kakao yağından ise o yediğimiz müthiş çikolatalar yapılıyor. Böylece çikolatanın ana maddeleri Kakao yağı, şeker ve süt oluyor. Tahmin edeceğiniz gibi tüm bu maddelerin oranları çikolatanın cinsine göre arttırılıyor veya azaltılıyor..Mesela ben acı çikolata severim, o zaman kakao yağı oranı arttırılıyor şeker ve süt oranı azaltılıyor. ve hepsi son aşamada karıştırılıyor..
Kokusuyla, görüntüsüyle ve tadıyla çikolata bana göre sevginin en güzel göstergelerinden biri..

Geçen hafta yaptığım Siyah Güneş pastasından eşim sadace bir dilim yiyebilmişti..bu yüzden benden dün tekrar bu pastadan yapmamı istedi..bende dün tekrar siyah güneş pastanı yaptım ama bu sefer biraz değişiklikler de yaptım..Bu pastanın sevgililer gününe çok yakışıcağını düşündüğüm için ve ayrıca eşimide çok sevdiğim için bu pastayı kalp şeklinde ve çilekli yapmaya karar verdim :) Gerçekten siyah güneş pastasının çilekli ve kalp şeklinde olması daha da güzel ve şık oldu..eğer sevgililer gününde eşinize veya sevgilinize veya sevdiğiniz bir insana süpriz yapmak isterseniz, bu pastanın gününüze çok neşe getireceği kesin :)

































Sevgililer günü sofrasına yakışacak çok şık ve lezzetli pastacıklar..her ne kadar gülün rengi mavi olsada "mavi" asil bir renktir ve karşınızdakine asalet ve saygı hissettirir..ama biraz aralara kırmızı rengide eklerseniz aşkınızı ve sevginizide hissettirebilirsiniz..
Butterfly benim sık sık ziyaret ettiğim ve gerçekten çok beğendiğim butik bir pastane..Daha öncede biraz Butterfly'dan bahsetmiştim..

Kızım ve ben Remzi kitap evinde dolaşmayı çok seviyoruz..o çocuk bölümüne yöneliyor bende yemek kitaplarının olduğu bölüme :) ama bu sefer yeni çıkan kitapları incelerken işte bu mavi cupcakelere vuruldum..Butterfly'ın kurucuları olan Leyla Akçağlılar ve Ebru İpekçi yeni bir kitap yayınlamışlardı..Butterfly'dan Özel Tatlar..kitabı fazla kurcalamadan satın aldım ve eve varır varmaz bu cupcake'ler den yapmaya başladım. Keki tamamen kitaptaki tarife uyarak hazırladım, süslemesini ise kendi yöntemlerime göre yaptım. Bu arada kitabın görselliği harika..fotoğrafları ve tasarımı çok başarılı..tarifler ise muhteşem..görsellik ve damak tadı adına müthiş bir şölen yaşatıyor..kaynaklarınızın arasında yer almasını öneririm..



Gerekli Malzemeler ;

  • 1 su bardağı un
  • 1 su bardağı şeker
  • 1/2 çay kaşığı karbonat
  • 1 çimdik tuz
  • 1/2 su bardağı süt
  • 1/2 su bardağı tereyağı (küp küp doğranmış)
  • 1/2 su bardağı kakao
  • 1 adet yumurta
  • 1 çay kaşığı vanilya esansı

Öncelikle fırınımızı 180 derecede ısıtalım. Muffin kalıplarımızı yağlayalım. Unu, şekeri, karbonatı ve tuzu bir kapta karıştıralım. Küçük bir tencerede sütü, kakaoyu ve tereyağını kaynatalım. Ateşten alıp unlu karışımın üzerine dökelim ve mikser ile çırpalım. Homojen bir karışım elde ettikten sonra en son yumurta ve vanilyayı ilave edelim ve tekrar çırpalım.

Hazırladığımız karışımımuffin kalıplarımıza paylaştıralım ve önceden 180 derecede ısıttığımız fırınımızda 25 dakika pişirelim.

Piştikten sonra tezgahımızda soğutalım. Soğuduktan sonra kalıplardan dikkatlice çıkartalım ve küçük muffin kağıtcıklarının ortalarına yerleştirelim.

Krema için ;

  • 1 su bardağı sıvı krema
  • 1/2 su bardağı pudra şekeri

Sıvı krema ile pudra şekerini mikser ile yaklaşık 6-7 dakika çırpalım. Sıvı bir kremamız olması gerekiyor. Muffinlerizin üzerine yaklaşık 2 çorba kaşığı kremamızdan dökelim ve hemen buzdolabına koyalım.

Süslemesi için ben şeker hamurundan küçük mavi güller hazırladım. Gül yapımına buradan ulaşabilirsiniz.

Eğer isterseniz renkli kremalar hazırlayıp sıkma torbası ile farklı desenlerde üzerilerini süsleyebilirsiniz. Ya da gerçek güllerle veya çiceklerle cupcakeleriniz süsleyebilirsiniz. Süsleme sizin yaratıcılığınıza kalıyor :)

Hepimize afiyet olsun..

Pazar, Şubat 05, 2006

SEVGİLİLER GÜNÜ İÇİN.. & 1






















Sevgililer günü yaklaşıyor..şöyle bir geriye dönüp bakıyorumda bu ara hep güzel günleri kutladık..yılbaşı için, bayramlar için, tatildeki davetler için hep güzel pastalar ve yiyecekler hazırladık..bazen diyorum ki "acaba yemek içinmi yaşıyorum ?" . Bu soruyu bana 4-5 yıl önce sorsalardı kesinlikle " hayır, yaşamak için yiyorum " derdim..şu an ise bir kendime bakıyorum ki , "artık yemek için yaşıyorsun Burcu" diyorum..gerçekten yemek işi beni öyle bir büyüledi ki, her geçen gün yeni bir mutfak keşfetmeyi, yeni bir tarz öğrenmeyi istiyorum..her güne anlam katacak değişik sunumlarda yemekler ve pastalar hazırlamak istiyorum..ne oldu dersiniz bana ?
Bu ara yeni bir pasta kursuna da başladım..pasta yapmayı seven insanlarla bir arada olmak ve heyecanlı bir şefinizin olması gerçekten çok güzel..bazen sadace onları seyretmek bile bana büyük keyif verdi..herkese güzel bir mutfak kursuna katılmasını ve orada deşarj olmasını şiddetle tavsiye ederim.
Gelelim bu yaptığım sevgililer günü kurabiyelerine..aslında bu kurabiyeler daha çok noelde yapılıyor ve çam ağacı şeklindeki kurabiyelerin aralarına koyuluyor. ve hazırlanan şekerli kurabiyeler yılbaşı çamlarını süslüyor..ben bu kurabiyeleri sevgililer gününe uyarladım..önce hamurumu merdane ile açtım. Yuvarlak kurabiye kalıbımda onları önce daireler haline getirdim. Sonra ise dairelerin içerisene küçük kalpli kalıbımla kalpler açtım..kalplerin içerisine üç adet saydam renkli şekerimden yerleştirdim. kalan küçük kalplerin ise ortalarına birer delik açtım. ve hepsini fırına attım. 15 dakika pişirdikten sonra hemen şekerler yanmadan çıkarttım. Görüldüğü gibi dairelerin ortalarındaki kalplerde mozaik görünümünde şekerler oluştu..küçük kalpli kurabiyelerimi ise güzel bir kurdeleye geçirdim..























Gerekli malzemeler ;
  • 1 su bardağı + 1 çay bardağı un
  • 75 gr tereyağı ( oda sıcaklığında küçük küçük kesilmiş)
  • 3 yemek kaşığı şeker
  • 1 yumurtanın beyazı
  • 2 yemek kaşığı portakal suyu
  • yaklaşık 1 avuçtan fazla 200 gr renkli şeffaf şeker (en küçük boy)
  • arzunuza göre kurdele

Fırınımızı 180 derece ısıtmaya başlayalım. Bir fırın tepsisine yağlı kağıt serelim.

Önce şekeri, yumuta akını ve portakal suyunu kabımıza alıp kaşıkla iyice karıştıralım. Daha sonra unu ve yağı ekleyip iyice yoğurarak güzel bir hamur elde edelim. Eğer hamur elinize yapışırsa biraz daha azar azar un ilave edebilirsiniz.

Hazırladığımız hamuru tezgahımıza biraz un serpiştirerek çok ince olmayacak şekilde açalım. Elinizdeki kurabiye kalıbına göre hamurdan şekil çıkarın. Ben yukarıdada bahsettiğim gibi yuvarlak şekiller çıkardım ve ortasını kalp şeklinde açtım. Ortalarına şeker yerleştirelim. Ama şeker yerleştirirken açtığımız delik kadar şeker koymamaya çalışın. Her zaman açtığınız delik koyduğunuz şekerden büyük olsun. Böylece eriyen şeker kurabiyelerin dışına taşmaz.

Hazırladığımız tepsiyi önceden ısıttığımız 180 derece fırında 15 dakika pişirlim. ve piştikten sonra tezgahımızda soğutalım.

Bu hazırladığımız şeker kurabiyeleri pastalarımızda dekor olarakta kullanabiliriz..ya da sofra süslemesinde dekor olarak kullanabiliriz..

Yarın "mavi güllü cupcake"lerin tarifi gelecek ve sevgililer günü pastası önerilerim devam edecek..

Hepimize afiyet olsun..

Çarşamba, Şubat 01, 2006

ISPANAKLI&PEYNİRLİ TART , İRMİKLİ PRENSES PASTASI..






















Sevgililer günü yaklaşıyor..bunun için hazırlık yapmak lazım :) Fotoğrafta gördüğünüz mavi güllü cupcake'leri aslında sevgililer gününü düşünerek hazırladım..tarifini Leyla Akçağlılar ve Ebru İpekçinin yeni yayınladığı Butterfly'dan Özel Tatlar kitabından aldım. Tarifini ve detaylarını artık yarına saklıyorum..ama inanın çok şık ve lezzetliydiler..diğer sevgililer günü seçenekleride yakında geliyor..

Gelelim bugünkü tariflerimize..Tartı bu ay ki Lezzet dergisinden görerek esinlendim. Normalde ben hep kiş yapmayı sevmişimdir. Bu tarifte aslında aynı kişe benziyor, ama nedense ben kiş hamurunu tart hamurundan daha lezzetli buluyorum. Ama yinede çok lezzetliydi. Ben hamurunu iyice kızartarak pişirdim. Tarifinde her ne kadar 30 dakika dediysede ben içerisinde yumurta olduğu için 45 dakika pişirdim ve çok severek yedik..

Gerekli Malzemeler ;


  • 125 gr margarin ( ben yarım paket zeytinyağlı becel kullandım)
  • 13 çorba kaşığı un
  • 2 çorba kaşığı yoğurt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 çay kaşığı tuz

İç malzemesi için ;

  • 300 gr az haşlanmış ıspanak ( hemen 5 dakika haşlayın)
  • 200 gr beyaz peynir (çatalla ezilmiş)
  • 2 yumurta ( ben 1 yumurta kullanmanızı tavsiye ederim)
  • yarım su bardağı süt kreması
  • yarım su bardağından bir parmak az süt

Öncelikle tart hamurumuzu hazırlayalım. Un , kabartma tozu ve tuzu bir kapta harmanlayalım. Beceli ve yoğurdu ekleyip güzel bir hamur hazırlayalım. ( eğer un yetersiz kalırsa yoğururken azar azar ilave edelim) Fırınımızı 175 dereceye getirip ısıtalım. 20-22 cm'lik bir tart kalıbını güzelce yağlayıp unlayalım ve hamurumuzu elimizle tart kalıbının içerisine yayalım. Çatalla hamurumuzun yanlarını bastıralım ve ortasına delikler açalım. İlk önce 10 dakika sadace hamuru pişirelim.

Bu arada bizde içini hazırlayalım. Bütün malzemeleri karıştıralım. 10 dakika pişen hamuru ırından çıkartıp eğer biraz kabarmışsa kabaran yerleri çatalla ezerek düzeltelim. Hazırladığımız içi tartın üzerine dökelim ve fırına tekrar atalım. Üzeri iyive kızarana kadar yaklaşık 40 dakika pişirelim.

Sıcakken veya ılıkken servis yapabilir, üzerini kiraz domates ile süsleyebilirsiniz..




































Sizlerden gelen yoğun istek üzerine Kayınvalidemin İrmikli Prenses Pastasının tarifini yayınlıyorum :)) Özellikle haftasonu yapmak isteyenler için aceleye etmeye gayret ettim..
Yapımı çok kolay yemesi çok lezzetli bir pasta..çoğunuzun bildiğinizi düşünüyorum..

Gerekli malzemeler ;

  • 1 litre süt
  • 5,5 yemek kaşığı irmik
  • 12 yemek kaşığı şeker
  • 1 paket Eti kakaolu büskuvi
  • 200 gr dövülmüş fındık veya ceviz
  • 2 yemek kaşığı kakao

Sütü, irmiği ve şekeri orta boy bir tencereye ekleyelim ve muhallebi pişirir gibi devamlı karıştırarak pişirelim. Ama pişmesi muhallebiye göre daha uzun sürüyor lütfen telaşlanmayın :)

İrmikli muhallebimiz piştikten sonra dikdörtgen bir borcama muhallebimizin yarısını dökelim. Üzerine 1 paket kakaolu büskuvimizi dizelim. Arasına biraz fındık veya ceviz serpiştirelim. Kalan muhallebiyi kakaolu büskuvilerin üzerine dökelim. En son toz kakaomuzu eleyerek pastamızın üzerine dökelim. Ve dövdüğümüz fındıkları pastanın üzerine dökelim.

Pastamızı en az bir gece buzdolabında bekletelim. Ve kare kare keserek servis yapalım.

Hepimize afiyet olsun..

Salı, Ocak 31, 2006

SİYAH GÜNEŞ PASTASI ( SOLEIL NOIR )

























Fransız lezzetleri serüvenine bugün tekrar Annemle bıraktığımız yerden devam ettik.. Fransız Cuisine dergisinin bu ay ki tariflerinde yer alan Siyah Güneş (Soleil Noir) pastasını yapmaya karar verdik. Annem tercümanlığımı yaptı bende hazırlamasının :)
Ayrıca birde peynirli ıspanaklı tart yaptık. Onunda tarifi yarın gelecek :)

Bu pastaya tam 5 yıldız veriyorum. Mutlaka yapılması ve tadılması gereken bir lezzet. Özellikle Çikolata aşıklarına tavsiye ediyorum :)

Gerekli Malzemeler

Keki için ;

  • 1 çay fincanı tozşeker
  • 5 yumurta
  • 1 tutam tuz
  • 1 çorba kaşığı buğday şekeri ( Türkiye'de bu ürün yok bu yüzden normal şeker veya esmer şeker ilave edebilirsiniz)
  • 1 çay fincanı toz kakao
  • 1 çay fincanı un
  • 95 gr tereyağı (eritilmiş)
  • 50 gr toz fındık (yaklaşık 1 su bardağı kadar)

Çikolatalı sos için ;

  • 200 gr bitter çikolata ( ben özel tatlı çikolatası kullandım - dessert chocolate - )
  • 200 ml sıvı krema

İçi için ;

  • bir adet iri portakal veya çilek
  • üzeri için çeşitli pasta süsleme malzemeleri

Fırınımız öncelikle 150 dereceye getirip ısıtmaya başlayalım. 20 cm'lik kelepçeli bir kalıbın her yerini pişirme kağıdı ile kaplayıp hazır edelim.

4 adet yumurta beyazını tüm şekerlerle ve bir tutam tuzla mikserde yüksek devirde sürekli karıştıralım. Yaklaşık 10 dakika kadar çırpalım. Daha sonra bir tam yumurtayı da ekleyip çırpmaya devam edelim. Tüm karışım beyazlaşınca ve şekerler iyice eriyince çırpmaya son verelim.

Ayrı bir kaba unu ve kakaoyu eleyelim. Elediğimiz karışıma fındık tozunu da ekleyip karışımı harmanlayalım. Ve yumurtalı karışımın içerisine ilave edip tekrar çırpalım. En son erimiş tereyağını da ekleyip bir kez daha çırpalım.

Hazırladığımız karışımı hazırladığımız kalıbımıza döküp önceden ısıttığımız fırınımızda ilk önce 150 derecede 30 dakika daha sonra ısıyı 180 dereceye getirip 20 dakika daha pişirelim. Pişip pişmediğini kekin ortasına batıracağınız bir kibrit çöpü ile anlayabiliriz.

Kekimiz piştikten sonra fırın teli üzerinde soğutmaya bırakalım.

Sosumuz için kremamızı bir büyük cezvenin içerisine boşaltalım. Ve orta hararetli bir ateşin üzerine alalım. Bu arada krema ısınırken içerisine çikolatalarımızı küçük küçük kırıp ilave edelim. Tahta bir kaşıkla devamlı karıştırarak çikolataları eritelim. Çikolata tamamen eriyince sosumuzun rengi iyice koyulaşınca ateşten alalım. Ve devamlı karıştırarak soğutalım.


Kekimizi ortasında ikiye bölelim. Bir katını servis tabağımıza alıp üzerine sosumuzda bir miktar döküp kaşıkla yayalım. Üzerine ince ince dilimlediğimiz portakalların bir kısmını dizelim. Portakalların üzerine tekrar sosumuzdan bir miktar döküp yine kaşıkla yayalım.

Daha sonra diğer katı üzerine kapatalım ve kalan sosun tamamını yavaş yavaş pastamızın üzerine döküp spatula ile dikkatlice yayalım. Üzerini kalan portakal dilimlerimizle süsleyelim.

Ve evinizde bulunan diğer süsleme malzemeleriyle pastamızın ortasını süsleyelim. Buzdolabında en az 2 saat bekletip servis yapabiliriz.

Hepimize afiyet olsun...

SANREMO VE ABUR CUBURLARIM..





















Güney Fransanın Doğu sınırında Menton'a sınırı olan İtalyan şehri Sanremo..Güzelim bir sahili sımsıcak insanları var..Akdenizliliği Fransaya nazaran daha çok yaşayan bir yer burası..Yiyecekleri muhteşem..İtalyan mutfağı artık benim bir numaralı mutfağım :)
Dar sokaklarından açık pazarına doğru yürürken karşımıza ilk önce buranın festivaller şehri olsuğunu hatırlatan bir sokak şovu bizi karşıladı..Orta çağ kıyafetleriyle bir pandominci kedileriyle şov yapıyordu ve yaptığı şov "fareli köyün kavalcısı"ndan bir alıntıydı. Yağmurun şaşkın ve mutlu bakışları içerisinde hepimiz bir süre bu şovu izledik..
Pazar dönüşü yine dar taş sokaklarında yürürken gözüme bir çok butik pastane çarptı..Ve sokaklarda insanların elinde birer torba içerisindeki çikolatalı tatlıları gördük. Sonunda ben hemen bir pastaneye yanaştım ve vitrinden bize gülümseyen "Bacı"lerden bir paket satın aldım. Yoğun bir badem ezmesi tadında çikolatalı acıbademlerdi yediklerimiz. Eşim ve Yağmur bayıldılar..ben ise pek bademle aram olmadığı için ehh işte..Ama acıbadem sevenlere mutlaka yolları Sanremo'ya veya İtalyaya düştüklerinde Bacılardan bir paket satın almalarını tavsiye ederim..
Bacılerden sonra meydanda Bar Colombo'da birer expresso yudumladık..Geniş ama daracık oturma planlı bir dükkandaki Bacı ve expresso deneyimi denenmeye değerdi..



























Sevgili Nilay ise bana abur cuburlarımı sormuş..
Şimdi bu fotoğraftaki çikolata benim çocukluğumdan beri yediğim en büyük ve en sevdiğim abur cuburum..Babam THY çalışırdı ve bana her zaman bu marka çikolatalardan getirirdi..bütün çocukluğum boyunca bu çikolata tadı ile büyümüştüm. Daha sonra bir ara Türkiye de de bu marka çikolata çeşitleri satılmaya başlamıştı ve ben çokkkkk mutluydum :) ama artık bu markanın çeşitleri Türkiye de çok azaldı ve ben maalesef her zaman yiyemiyorum. Ama bu sefer Fransa da ki Freeshoptan çikolatamı satın aldım :)) ve şimdi arasıra afiyetle yiyorum..işte bu benim abur cuburum..
Ayrıca bir diğer çok tüketiğim abur cubur ise Diet Cola..inanılmaz çok seviyorum ve azaltmaya çalışıyorum..
Birde soğan halkalarını çok seviyorum :)
Başka da abur cubur grubuna girecek bir yiyeceğim yok..ben pek kuruyemiş, cips vs. sevmem..

Bende Candanın abur cuburlarını merak ediyorum...

Herkese sevgilerimle..

Cumartesi, Ocak 28, 2006

ÇİKOLATALI KREP PASTA..































Bugün Annemle birlikte Fransız tatlıları yapma deneyimimize başladık :) Annemin Fransızcası süper olduğu için getirdiğim dergilerdeki çoğu tarifi kendisine çevirttim..yani bugün tam bir takım ruhu içerisindeydik. Carrefour'dan aldığım bir yemek dergisinde özel krep bölümü vardı. O kadar güzel krep sunumları vardı ki mutlaka bunlardan birisini yapmalıyım diye düşündüm. Ağırlıklı olarak tuzlu tariflere yer verilmişti . Ama ben yeni aldığım çeşit çeşit tatlı çikolatalarını(dessert chocolate) denemek istediğim için, çikolata soslu bir krep pastası yapmaya karar verdim.
Annem işin krep yapma kısmını devraldı. Bende açmaya kıyamadığım bir paket tatlı çikolatasını açıp yarım paketini kullanarak kreplere sos hazırladım. Sonuçta gerçekten çok güzel bir tatlı ortaya çıktı..önce ben iyi bir not verdim, sonra Annem iyi not verdi, en sonda Annemin komşuları iyi not verdiler :)İşte denemenizi mutlaka tavsiye ettiğim pratik bir çikolatalı pasta..

Klasik Krep Tarifi ;
  • 250 gr un
  • 4 yumurta ( biz 2 adet kullandık )
  • 500 ml süt
  • 1 çorba kaşığı tozşeker
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 50 gr tereyağı (eritilmiş)

İlk önce yumurtalarımızı çırpma teliyle elimizle çırpalım. Daha sonra unu ilave edip yavaş yavaş karıştırarak çırpalım. Daha sonra sırasıyla tuzu, şekeri,sütü ve en sonda tereyağını ilave edip çırpalım. Karışım homojenleşince ağızını streç filmleyip en az 2 saat oda ısısında bekletelim.

Daha sonra pişirmek istediğimiz zaman eğer özel krep tavamız varsa o tavamızı yoksa 30 cm genişliğinde genişce bir tavayı ısıtmaya başlayalım. Üzerini azar azar tereyağlıyalım. Isınan tavaya bir çorba kepçesi krep hamurundan dökelim. Tavaya dikkatlice yayalım. Her iki tarafını birer dakika pişirip tavadan alalım. Diğerlerinide hamur bitene kadar aynı şekilde yapalım. Ve pişen kreplerimizi bir tabakta biriktirelim.




Çikolata sosu için ise ;

  • 100 gr bitter çikolata (ben özel tatlı çikolatası kullandım)
  • 1 çay fincanı süt
  • yarım çorba kaşığı un
  • 1,5 çorba kaşığı toz kakao

Önce sütümüzü bir cezvede ısıtalım. Çikolatalarımızı bıçakla ince ince keselim. Ve sütün içerisine ilave edip çırpma teliyle karıştırarak eritelim. İçerisine un ve kakaoyu ekleyip ocağın altını ağır ateşe alalım. Ve ağır ateşte devamlı karıştırarak 2-3 dakika sosu pişirelim.

Servis tabağımıza bir krep koyalım. Üzerine sosumuzdan biraz ilave edip güzelce yayalım. Üzerine bir diğer krebi koyalım. Yineüzerine sosumuzdan sürelim. Bu şekilde 4 adet krebi üst üste koyarak sosumuzu bitirelim. Ben çok aç olduğum için 3 kattan yaptım. Ama siz arzu ettiğiniz gibi yapabilirsiniz.

En son üzerini dövülmüş antep fıstığı ile süsledik. Ve dilimleyip servis yaptık.

Hepimize afiyet olsun..